Laiklik Atatürk ve Komutanlar

Etiyopya başkanı Atatürk’ü anlamış ve takdir etmiş de,  AKP iktidarı silip atmış:

 

                   Misafir Etiyopya başbakanı Abi Ahmet cumhurbaşkanı ile yaptığı ortak basın toplantısında Atatürk için, “ Büyük reformist ve karizmatik lider Atatürk” demiş.

 

                    AKP iktidarı, Atatürk’ün kurtardığı ülkenin ve kurduğu cumhuriyetin makamlarında oturur ama, Atatürk’ü hiç sevmez.  AKP’nin yandaşı ve yağcısı olan tercüman bu cümleleri, basın toplantısında hiç tercüme etmemiş. 

 

                    Gene cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayınlanan demeçlerde de Abi Ahmet’in Atatürk’le ilgili sözleri sansür edilmiş. İçiniz alıyor mu?

 

Komutanlar ne halt etmişler. Laiklik kuralı sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın huzur bekasıdır. Tarihte yapılan din savaşlarında,  hatta mezhep savaşlarında yüzbinlerce insan katledilmiştir. Laiklik ilkesi dünya barışının en temel ilkesidir.

 

Devlet yönetiminde dünya ve ahiret işleri ayrılacak, devlet ve siyaset adamları dincilik yapmayacak, din adamları da siyasilere müdahale edip yön vermeye kalkmayacak ki insanlar inanç ve ibaretlerinde özgür olabilsinler.

 

                       Osmanlıyı batıran Hilafet, şeyhülislamlık ve onların tezahürü olan medrese eğitimidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük, çağdaş, akılcı devrimi “Tevhidi  Tedrisat” yasasıdır. Bu yasayla medreseler kapatılmış, ülkenin gençleri akla ve müspet ilme yönlendirilmiştir.  Medreseler yerine de, İmam Hatip okulları açılmıştır.

 

                      Bu sayede bugün Türkiye her konuda,  57 Müslüman ülke içinde en iyi durumdadır. Eğitimde de, teknolojide de, sanayide de, sporda da, sanatta ta, ekonomide de en öndedir.

 

                       İnsan bilir insan kıymetini. Allah bin kere razı olsun Atatürk’e, silah ve devlet adamı arkadaşlarına, istiklal savaşı şehitlerine ve gazilerine. Mekânları cennet ve yattıkları yer nur olsun. Çünkü ben ve gelecek nesillerim onlar sayesinde başı dik, onurlu, koca bir devlet ve milletin vatandaşı olarak yaşıyorum ve yaşayacaklar.

 

                       Bunu görmeyenler kör, bilmeyenler cahil, her türlü nimetlerinden yararlandığı halde kabullenmeyenler nankördür. Hatta bazıları vatan ve millet hainidir.

 

                      1998 yılında Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı, Necmettin Erbakan’da başbakandı. Milli Güvenlik Kurulu cumhurbaşkanı ve başbakanın katılımıyla yapılır. Hatta gerekli hallerde konuyla ilgili bakanlarda katılırlar.   Milli güvenlik kurulu meclisten, hükümetten, cumhurbaşkanından sonra gelen en büyük devlet kurumudur.  Bu kurum gerekli hallerde devletin ve milletin bekasını tartışır, karar alır, hükümete tavsiyelerde bulunur. 

 

                        Süleyman Demirel’in başkanlığında yapılan MGK toplantısında, Türkiye’nin irticaya doğru gidişini önlemek için bazı tavsiye kararları alıyor. Bu kararları da zamanın başbakanı Necmettin Erbakan devletin çeşitli kurumlarına emir olarak iletir.

 

Bu tavsiyeler yanlış diyorsanız 17-25 Aralık operasyonlarının, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün sebebi ve kaynağı nedir? : İşte Milli Güvenlik Kurulu o tavsiye kararlarını ülkenin başına gelebilecek bu nevi tehlikeleri önlemek için almıştır.

 

AKP iktidarında neler oldu?AKP iktidarı başta gülen cemaatı olmak üzere tüm tarikat ve cemaatlara kol-kanat gerdi. Onları faaliyetlerinde serbest bıraktı. Hatta destekledi.

 

                            AKP’liler Türkçe olimpiyatlarına tam kadro katıldılar. Fettullah Gülen’e, övgüler yağdırdılar,  saygılar sundular. ABD’ye kadar giderek Fetullah Gülen’in elini ve eteğini öptüler. Kamer Genç mecliste tehlikeyi anlatırken yuhaladılar, sıra kapaklarını vurdular. Tehlikeye işaret eden bazı yazar takımı ve ilim adamları katledildi veya kodesetıkıldı. Bir hatıramı anlatayım. Bu gazetede “Bir komple teorisi “ başlığı ile  bir yazı yazdım. Okuyan Feto hayranı bir arkadaşımız, “AğabeyHocama çok büyük haksızlık yapmışsın” dedi. Ben de “Başlığına baksana, o bir komple teorisidir” dedim.

 

                            Aradan yıllar geçti. 15 Temmuz darbe teşebbüsü olunca ben aynı arkadaşa “Ben komple teorisi dedim ama aslında doğru yazmışım, değil mi?” dedim. O arkadaş halen “Hocamın bu işle bir alakası yok” diye cevap verdi. Ben de “Peki darbe başarılı olsa idi, Fettullah Gülen Türkiye’ye gelip devletin başına geçip, halifeliği ilan etmeyecek miydi?” demiştim.

 

                            Benim gibi bir köy çocuğunun,  Kamer Genç’in, birçok fikir adamı ve yazarın gördüğü tehlikeleri, emrinde, başta Milli İstihbarat teşkilatı olmak üzere, devletin birçok istihbarat kurumları olan AKP iktidarı görmemiş mi? Tehlikeyi görecek kadar akılları yokmuş mu? Yönettikleri devlete ve millete karşı sorumluluk duyguları yokmuş mu? Yoksa Feto ile kanka olmak işlerine mi geliyordu.

 

                             Gülen cemaatı iktidarın gözleri önünde her türlü haksızlığı yapmıştır.  Dinimizde en büyük günah kul hakkı yemekmiş. Bunlar kul hakkı yiye-yiye palazlandılar. İmtihanlarda soru çaldılar. Devletin ve belediyelerin yağlı böreklerini yediler.  Askeri okullardan ve harp okullarından kumpaslarla Feto’ya biat etmeyen öğrencileri attılar. Ordunun üst kademelerindeki komutanlara kumpaslar kurup kodese tıktılar. Ehliyet ve liyakatı bir kenara ittiler. Devletin ordusuna, emniyetine, yargısına sızdılar.  Bunlar kul hakkı yemek değil mi? Müslüman ahlakı ile bağdaşır mı?

 

                              AKP iktidarı bunları görmedi mi? Göremedi ise ne işi var devletin başında? Gördü de, göz yumduysa gene ne işi var devletin başında? Nitekim AKP iktidarının başı “Ne istediler de vermedik” demedi mi? Ankara belediye başkanı “Onlar istemeden ben verdim” demedi mi?

 

İşte 1998 tarihinde Milli Güvenlik Kurumunda alınan kararlar bunları önlemek içindir: O günün şartları içerisinde bazı bürokratlar ileri gitmiş, ifrata kaçmış olabilir.  Ancak temelde alınan kararlar o günün siyasi şartları içinde normaldi.

 

Türk Yargısının günahları: Üzülerek söylüyorum, Türk yargısı her döneminde iktidarın kafa yapısına uymaktadır.  Her devlet adamı gibi Adnan Menderes de bu memlekete hizmet etmiştir. Bazı yanlışları olmuş olabilir. Adan Menderes’in yargılanıp idama mahkûm edilmesi doğru muydu? Deniz Gezmiş ve arkadaşları devlete ve güvenlik kuvvetlerine karşı gelmişler. Don Kişot gibi kendi kafalarına uygun bir rejim kurmaya kalkmışlar.  Yani bu üç kafadar,  iktidarı ve devleti ele geçirip, anayasal rejimi ortadan kaldıracakmış. İdam hükmü komik değil mi?  Mecliste idamın onanması doğru muydu?

 

                             Tayyip Erdoğan’a okuduğu bir şiirden dolayı ceza verilmiş.Fetocu, alt rütbeli subayların önünü açmak için ordunun yüksek komutanlarına kumpaslar kurup, kodese tıkılmış. Bunlar Türk yargısının yüz akı mı, yoksa yüz karası mıdır?

 

Ya iktidarın tavrı: 28 Şubat kararları ile 75-85 yaşlarındaki generallerin cezaevlerine tıkılması yargının yüz karasıdır diyelim. Ya anayasa mahkemesi kararı bile beklenmeden, generallerin kodese tıkılması karşısında cumhurbaşkanının kılı kıpırdadı mı acaba? Devletin parasını iç etmekten dolayı Erbakan’ın aldığımahkûmiyeti ertelerken, bu komutanların cezalarını da erteleyemez miydi? Türkiye Büyük Millet Meclisi komutanların cezaevine girmesini önleyemez miydi?

 

Yoksa Atatürk devrimlerinden ve Cumhuriyet Türkiye’sinden intikam mı alınıyor?:Bir zamanlar AKPkalem sörleri ve silah sörleri “1923’te Atatürk cumhuriyetinin dönemini kapatıp, Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci  Cumhuriyetini kurmak” hayalindeydiler. İktidarımız hiçbir zaman Atatürk demez, her defasında “Mustafa Kemal” derdi. Atatürk ve devrimlerine karşı çıkan ve hakaretler eden hainleri hoş görür, hatta kol-kanat gererdi. 

 

İktidarın 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra birazcık aklı başına geldi.  “Atatürk” demeye başladılar. Kurucusu Recep Tayyip Erdoğan olan ikinci cumhuriyeti kurma hayalleri kuruyorlardı. Bu hayalleri de suya düştü.

 

                                 Şunu unutmasınlar. Bu millet insandır. İnsan bilir insan kıymetini. Bugün AKP’ye oy veren birçok kişiler de Atatürk sevgisi ve saygısı taşır. Ben bunu birçok kişi üzerinde deneyerek tespit ettim. Atatürk’ü bu milletin gönlünden silip atmak o kadar kolay değildir. Bu sebepten onlara “Boşuna hayaller kurup, zahmete girmeyin, oturun oturduğunuz yerde, haddinizi bilin” derim.