Şakalar-Ciddiler

Şaka Nedir?: İnsanlar çeşit çeşittir. Bazıları alçak dağları onlar yaratmış gibi asık suratlıdır.  Bazıları da güler yüzlü, alçak gönüllü, şaka sözlüdür. Şaka için “Espri” de denir. Asık suratlılar için şaka gevezeliktir. Hatta zevzekliktir.  Güler yüzlüler içinde şaka espridir. Espri de zeka ürünüdür.

Şakaya devam: Nasılsın diyenlere “İyiyim ama, iki sıkıntım var” derim. “Hayrola” diyenlere “Yahu bu dünya çok hızlı dönüyor, ben yolun yarısına geldim. 40 yaşında yolun yarısında idim. Yolun yarısını hiç değiştirmedim. O zamandan beri sözümde dururum”

                Yolun yarısına geldim. Bir şey değil, işleri bitiremeden öbür dünyaya göçeceğim. Çünkü saatlar da dünyaya ayak uydurup koşuyor. .

                Bu sebepten kırmızı ışıkları, mahkemede duruşma sırası beklemeyi hiç sevmem. Yollarda hızlı yürür, arabayı hızlı sürer, bütün araçları geçerim. “Acele eden ecele gider. Acele işe şeytan karışır” derler ama benim şurada 72 yıllık ömrüm kalmış. Onu da boşu boşuna zaman harcayarak geçirmek istemiyorum.

                    Bir Japon 126 yaşında ölüvermiş. O manyağın acelesi varmış, mübarek, benim gibi çıtayı niye 150 yaşına koymazsın. Acelen neydi? Ahiret kaçıyor muydu? Annen-baban, deden-ninen patladı mı?  biraz daha bekleyiversinler.

Bir diğer sıkıntım da AKP iktidarıdır: AKP iktidarından hiçbir kişisel zararım ve sıkıntım yoktur. AKP’lilerin hiç birisine de husumet beslemiyorum. Hatta bazı cumhurbaşkanından nefret edenler, asıp-kesmekten bahsederler. Ben o zaman cumhurbaşkanını savunmaya başlarım. “Adnan Menderes’i astınız. Şimdi anıtlarını dikiyorsunuz. Siz Recep Tayyip Erdoğan’ı da bugün asar, yarın heykellerini dikersiniz” derim.

Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Allah tepeden tırnağa kadar, tüm AKP’lilere sağlık, uzun ömür, bol nasip versin. Hepsi bizim insanımız. Benim onların şahıslarıyla hiçbir alıp-veremediğim yoktur.  Benim zorum, onların niyetleri, zihniyetleri ve icraatları iledir.

Allah sağlıklı, hayırlı ve başarılı evlatlar ve torunlar verdiği için, ben gittikçe zenginleşiyorum: Gençler umutları ve hayalleri, yaşlılar hatıraları ile yaşarmış” Benim ise halen umut ve hayallerim devam ediyor. Bir de çocukluk ve gençlik hatıralarıma döndüm. Hem umut ve hayal, hem de hatıra zenginiyim.

Sadece bunlar mı? Zenginleşmek evlilik ile başladı.Üç çocuğum oldu. Beş torunum oldu. Umutlar, hayaller, hatıralar, çocuklarım, torunlarım derken, ne kadar zengin olduğumu görüyorsunuz.

                  Yalnız yaşlandıkça fakirleştiğim bir şey var. İnsan hafızası yaşlandıkça zayıflıyor. Bizim köyde “Armutlar dibine düşer” diye bir laf vardır. Babam unutkandı. Ben de ona çektiğim için zaten unutkanım. Bir de yaşım sebebiyle unutkanlığımın arttığını fark ediyorum. Bakalım bu kafa beni yüz elli yaşına kadar idare edebilecek mi?

Kaplumbağalar: Acaba Allah kaplumbağalara insanlardan daha mı çok seviyor dersiniz? Belli değil mi canım? Kaplumbağaları sevse, onlara öyle yeteneksiz yaratır, yerlerde süründürür müydü? İnsanlar gibi akıl verir, vücut beceresi ve yetenekler verirdi.

                 Bunları kime vermiş? İnsanlara verdiğine göre, demek ki Allah’ın en çok sevdiği canlılar insanlardır. İyi de, niye kaplumbağalara 200 yıl ömür vermiş de, bana 150 yıl vermiş? Bana da 200 yıl ömür verse idi zarar mı ederdi?

Torunlarımın yaş günlerini kutluyorum: “Yavrum senin için çok üzgünüm. Bu güzel günlerinden bir yıl daha kaybettin. Benim yaşıma gelince bu günlerini mumla arayacaksın. Ama giden gelmiyor” diyorum.

Onlar ise çok avanaklar.Şaptan-şekerden anladıkları yok. Bir yaş daha büyüdükleri için seviniyorlar. Ben de çok hızlı büyüyorlar diye kızıyorum. Çünkü onlar ne kadar hızlı büyürlerse bizler o kadar hızlı ihtiyarlıyoruz. Onlar sanki bizi, bu dünyadan öbür dünyaya itiyorlar. Biz onları çok seviyoruz. Ama demek ki onlar bizi sevmiyorlar.

Gelelim ciddi konulara:  AKP iktidarı ekonominin kitabını yazmış. Ancak bu kadar yalan- yanlış kitap yazılmaz. “Herkes gidiyor mersine, onlar gidiyor tersine

                     Ekonomik sıkıntı ve enflasyon üzerinde covid-19 etkisi vardır. Rusya-Ukrayna savaşının etkisi de vardır. Ancak bu etkiler başka ülkelerde enflasyonu % 5-10 yükseltti. Biz de ise son enflasyon rakamı % 69,97 imiş. Bu da ehliyet ve liyakati dama atan AKP iktidarının  cumhurbaşkanının emir ve talimatlarını yerine getirenTÜİK’in güven vermeyen enflasyon rakamıdır. Diğer bağımsız kurumların enflasyon hesapları daha yüksektir.

                     Enflasyon %70’e dayanır da, vatandaş tasarruf eder, para biriktirir, bankalarda  % 20 faizle mevduat yapar mı? Bunu yapanlar bile bile kaybetmektedir. Uyanık insanlar ise enflasyon döneminde mal alır, ihtiyaçlarını karşılar.  Mala talep arttıkça da, enflasyon yükselir. Bu sebepten mevduat faizlerinin en azından enflasyon oranında olması gerekir.

 AKP iktidarı“Nas” suresi diye diye merkez bankası politika faizlerini aşağıya çektikçe, merkez bankası genel müdürlerini değiştirdikçe, döviz fiyatları zıpladı.Tüm dünya ekonomistleri, faiz enflasyonun sonucudur derlerken,  AKP iktidarı “Enflasyon faizin sonucudur” diye diye enflasyonu azdırdı.

                     Devlet ve ekonomi bilgi, tecrübe, ehliyet ve liyakatle yönetilir. Devlet deneme tahtası değildir. Deneme- yanılma yoluyla yönetilmez.

                     AKP iktidarı ehliyet ve liyakati çöpe atıp, devletin makamlarını ağzı güzel, yandaş ve yağcılara peşkeş çekerse olacağı budur.

Ey muhalif siyasiler, eteğinizdeki taşı dökün: Benim tecrübem ve düşünceme göre AKP iktidarı memlekete iyilik değil, kötülük yapmaktadır.

                    Her zaman söylüyorum. “AKP iktidarının yakaladığı fırsatları eğer Süleyman Demirel veya Turgut Özal gibi akıllı bir devlet adamı yakalamış olsaydı, Türkiye uçar ve bugün dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olurdu” AKP iktidarı ele geçirdiği imkânlarla sanayiye, üretime ve tarıma yatırım yapmadı. Kaynakları saraylara, ihtişama, gösterişe, binaya, yandaş iş adamlarına ve bürokratlara harcadı. Yani serbest piyasa ekonomisinin ve dünya konjonktürünün getirdiği imkânları çarçur etti.

                    Ülkemizin, milletimizin ve devletimizin başına ağzı güzel değil,  akıllı, tecrübeli, bilgili, sorumluluk duygusuna sahip devlet adamları lazımdır. Ben şahsen Kılıçdaroğlu’na, Akşener’e, Babacan’a güveniyorum.

AKP iktidarının ülkeye kötülükleri neler? Birincisi AKP iktidarı siyasi çıkar için tarikat ve cemaatlara destek vermektedir.Hâlbuki ülkenin kalkınması laiklik, demokrasi, akıl, müspet ilimle mümkündür.

                   İkincisi, rejimi tek adam rejimine dönüştürmüştür. Yönetimi, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden uzaklaştırıp, orta doğu ve orta Asya devletlerindeki otoriter yönetimlere benzetmek istemektedir.

                   Üçüncüsü, devlet ve millet kaynaklarını “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek lükse ve ihtişama harcamaktadır.

                  Dördüncüsü,içeride ve dışarıda ılımlı, istikrarlı, barışçı, güvenilir söz ve icraatlardan uzaklaşmıştır. Durmadan fırıldak gibi dönmektedir.  Bugün düşman ilan ettiği devletlerin yarın ayağına gitmekte veya ayakları altına kırmızı halılar sermektedir.

                  Beşincisi,AKP ehliyet ve liyakati dama attı, lafı güzafı, yağcılık ve yardakçılığı, biat ve müritliği öne çıkardı.

                  Altıncısı, hak-hukuk ve adaleti çamura attı. Kul hakkı yemek en büyük günahmış ya, bunlar kul hakkı yiye yiye palazlandılar. Kamu kurumlarında iki-üç-dört maaş alan yandaş bürokratlar varmış. Bu paralar nereye gidiyor acaba?

                  Muhalefetin kişi ve parti menfaatlerini, siyasi görüş ve ideoloji farklılıklarını bir kenara bırakıp, bir bütün olarak AKP iktidarını devirmeye odaklanması gerekir. Milletlerini, ülkelerini ve devletlerini seviyorlarsa, aralarında itiş-kakış, rekabeti bir kenara bırakmaları gerekir.

                 İktidar olduklarında intikam duygularıyla değil, devri sabık yaratmak için değil, ibret olsun diye bu iktidarın AKP iktidarının ipliğini pazara çıkarmaları gerekir. AKP iktidarına iftira atmayın ve hak-adalet dışına çıkmayın. Keza bir de AKP iktidarının niyet ve zihniyetini çöplüğe gömün.