SUYUN HAFIZASI

Bilim dünyasında da suyun enerjisi ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Japon bilim insanı Dr. Masaru Emoto su kristallerinin düşüncelerimizden ve ruh halimizden etkilenip etkilenmediğinin araştırmalarını yapmıştır. Çıkan sonuç bilim dünyasını şoke etmiştir. Deney sonucunda sevgi sözcükleri iletilen su kristallerinin kar tanesi gibi kusursuz yoğun desenli şekil aldığını, Olumsuz söylemler ile negatif etkilenen su kristallerinin düzensiz şekilsiz bir biçim aldığı görülmüştür.

 

Bu çalışmaların sonucunda Dr. Masaru Emoto  demiştir ki” Tüm dünyadaki ve vücudunuzda taşıdığınız su, duygularla şekil alıyorsa bu demektir ki sağlığınız da, mutluluğunuz da düşüncelerinizin ağzınızdan çıkan kelime kurgularının pozitif yada negatif şekillerine bağlıdır.

 

Bu durumda Suyun bu şekilde bir hafızasının ve enerji hapsetme yetisinin olması demek elimizde çok büyük bir gücün olduğu manasını da göstermiş olur.. 

 

Tabi benim kanımca Dr. Masaru Emoto dan önce bizim atalarımız suyun zaten bir hafızası olduğunu ve kodlama yapılabileceğini yüz yıllar önce çözümlemiştir.. Ama bizdeki yabancı hayranlığı atalarımızın bu konudaki çalışmalarını görmemize engel olmuştur.

 

Herkeste bilir ki eskiler şifa konusunda Kuranı Kerim den bazı şifa ayetlerini suya okuyup hastalanan kişilere içirerek suyun hafızasını zaten kullanıyorlardı. Ve halen daha da bu teknik büyüklerimiz tarafından kullanılmaya devam ediliyor ne hikmetse toplumumuzda bazı kesimler bilimsel çalışmalarda din mefhumu kullanılmasına gericilik yobazlık olarak baktıkları için yüz yıllar önce suyun hafızasını ve kodlanabilirliğini keşfeden islam müdavimlerinin bu çalışmasını gölgede bırakmışlar ta ki japon bilim adamı bu konuyu ele alana dek göz ardı etmişlerdir.

 

Hatta ve hatta suyu sadece sözlü olarak etkilemenin dışında islam müdavimleri kağıt üzerinde yazmış oldukları bazı anlam ve içerikleri kişiyi şifalandırma yada karekter onarımı gibi durumlar için yazılı kağıtları suya koyarak da etkileşim göstermeyi dahi çözmüşler ve günümüze miras olarak bırakmışlardır. 

 

Suya yazılı mana yüklemek sözlü yüklemeden daha ehemmiyetlidir sözlü olarak etkileşimde kelime kurgularımızda hatalar olabilir ancak yazılı etkileşimlerde hata payı sıfıra indirilme olasılığı daha yüksektir. 

 

İslam müdavimleri kişisel düşünceler yüklemekten ziyade çoğunlukla kuran ayetleri ile çalışmalar yapmışlardır. Bu şekilde şifanın daha tesirli olabileceğine inanılmıştır. 

 

Suya etkileşim sağlayabilmek için su kabının yalıtkan bir madde olmaması gerekir. örneğin metal alışımlı bir kab içerisindeki suya yapılan etkileşim sağlıklı sonuç doğurmaz. Bu durumda en etkili malzeme toprak ağaç ve cam gibi maddelerden meydana gelen kablardır. 

 

Hareket halinde olan suya titreşim ve dalgalı durumda olan suya etkileşimde bulunmak ta gene sağlıksız bir sonuç almamıza neden olur. 

 

Bu durumda yüklemelerde pişirilmiş toprak kab cam veya ahşap kabları tercih edeceğiz ve suyun bulunduğu kab suyun hareketsiz bir şekilde durmasını sağlayacak bir zemin üzerinde durdurulmalı ve yükleme öncesi zihnimizdeki tüm negatifliği atarak nefes egzersizleri ile bedensel fiziksel ve zihinsel rahatlama sağlanır cümleler bu şekilde aktarılır. 

 

yazım ile yapılacaksa düşünce yazılır ve suya bırakılır sözlü yapılacaksa anlaşılır bir şekilde tane tane suyumuza kodlamalarımızı yapabiliriz. 

 

Yapılan kodlamalar sonrası su içilerek tüketilebilinir yada hane içerisine serpiştirilebilinir bu şekilde hedeflenen amaca göre kullanılabilinir. 

 

 Yetişkin bir insanın vücudunun ortalama %60'ı sudan oluşur. Bu suyun çoğu vücudun hücrelerinde yer alır ve yaşam fonksiyonlarını sürdürmek için kullanılır. Bu sebeple  yapılan uygulamalar bedensel ve düşünsel etkilere sebep olacaktır.