AKP İktidarı Döneminde Akıl, Bilim ve Tarikatlar

                   Akıl ve İnançlar: Allah’ın en sevdiği ve bu sebepten özene bezene yarattığı canlı insanlardır. İnsan vücudunu dört dörtlük, teferruatlı, kompleks, nitelikli ve yetenekli yaratmıştır.  Bir de,  hiçbir canlıya vermediği aklı, duyguları, konuşma kabiliyetini insanlara vermiştir. O halde, Allah’ın en çok sevdiği canlı insanlardır.

 

                  Kader diye bir kavram vardır. İnançları aklından daha çok olan insanlar  her şeyi Allah’tan umar ve bekler. Eskiden depreme “Allah korkusu” denirdi. Nitekim cübbeli Ahmet Hoca diye bilinen bir meczup Marmara depreminden sonra “Allah günah işleyenleri cezalandırmak için bu felaketi verdi” demişti. Gazeteci “Hoca çocuklar da öldü. Onların ne günahı vardı?” diye sorunca,Cübbeli “Onlarda bir gün gelip günah işleyeceklerdi” demiştir. Keza eskiden yağmur duasına çıkılırdı.

 

                  Benim inancıma göre Allah bu kadar sevdiği  hiç kimseye kötü bir kader çizmez. Herkes ne yaptıysa, kendine yapar. Yani kendi eder, kendi bulur. İnsanları bu kadar yetenekli yaratan, onlar için bu kadar güzel dünya, bu kadar tatlı nimetler yaratan Allah, insanlara kötü kader çizer mi? Bu sebepten başımıza bir kötülük geldiğinde Allah’ı suçlamamalıyız. Kabahati kendimizde, bir başka insanda veya kötü tesadüflerde aramalıyız.

 

Mesela aracının üzerine “Allah’ın dediği olur” diye yazdırmış. Hızlı, uykusuz veya sarhoş araba kullandığından araba şarampole yuvarlanmış. Allah o aracın şoförüne  “Sarhoş, uykusuz veya hızlı araba kullan” mı dedi.

 

 Allah’ın, peygamberlerin ve kutsal kitapların da tek amacı insanların, akıllarını, enerjilerini, iradelerini, sabırlarını, gayretlerini iyi ve doğru yolda kullanmalarını, yani ahlaklı olmalarını sağlamaktır. Ahlak, insanın kendisine, başkalarına, çevresine ve doğaya kötülük yapmaması ve zarar vermemesi demektir.

 

                       Ahlak toplumsal gelişmenin temeli ve alt yapısıdır. Çünkü ahlakın egemen olduğu toplumlarda huzur, güven ve mutluluk vardır. Böyle ortamlarda insanlar çalışmaya, üretmeye ve yaratmaya yönelirler ve daha verimli ve başarılı olurlar. Bunun da sonucu insanların ve milletlerin yükselmesi, yücelmesidir.

 

                     Dünya işleri tamamen akıl ve müspet ilmin konusudur.  İlim ve teknolojinin inançlarla hiçbir alakası yoktur. Siyaset ve devlet yönetiminin inançla hiçbir alakası yoktur. Sanayi ve ticaretin inançlarla hiçbir alakası yoktur. Bunlar aklın ve akıllı insanların işi ve eseridir. Yukarıda söylediğim gibi inançların ve din adamlarının insanlara ve topluma aşıladığı ahlak bütün bu gelişmelerin temeli ve alt yapısıdır. Ahlak olmayan toplumda barış, huzur, güvenlik olmaz.

 

                       Bu sebepten Allah’ı, peygamberleri, kutsal kitapları siyasette, ticarette ve sosyal hayatta rant, makam-mevki ve adam yerine geçmek için kullananlar, hatta seks aracı olarak kullananlar, dinlerine ihanet eden ve ciğeri beş para etmez insanlardır.

 

Yargının Durumu:  AKP iktidarı Türkiye’de parti devletini kurmuştur. Üstelik tek adam rejimini  oluşturmuştur. Bu sebepten yargıda siyasi davalarda siyasetin etkisi altındadır.  

 

                        İran’da bir geçin gösterileri teşvik ettiği için idamına karar veren hakimler hakim midir? Onlar da insanlık, vicdan, ahlak, merhamet var mıdır? Onlar Molla Rejiminin emir kuludur.

 

                        27 Mayıs darbesinden sonra kurulan Yassıada mahkemesi hakimlerinde, hakimlik niteliği var mıdır? Onlar da o dönem siyasi konjonktürün baskı ve emrini uygulamışlardır.

 

                         Deniz gelmiş ve arkadaşlarının idamına karar veren mahkeme hakimleri nasıl hakimlerdir?  Onlara da hakim demek mümkün mü?

 

Recep Tayyip Erdoğan bir şiir okudu diye ceza ve siyasetten men kararı veren hâkim nasıl hâkimdir?

 

                          Bir şarkıcı Bayanİmam Hatip okulları ile ilgili olarak şaka laf yaptı diye, onun evine polis baskın yapar, mahkeme tutuklama kararı verirse, bunun adı hak-adalet olur mu?

 

                         İç işleri bakanı Süleyman Soylu ile dalaşan İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na ceza ve siyasetten men kararı veren yargıdan yargı olur mu?                          

 

6 yaşındakızı evlendirilip,  cinsel tacize maruz bırakan insanların kılına bile dokunulmaması adalet midir? Çok şükür, bu müsveddeyi hazırladıktan sonra cumhurbaşkanı olayla ilgili olarak “Bu bir faciadır” dedi. Talimatı alan yargı durur mu? 2022 yılından beri kılını kıpırdatmayan iktidar ve yargı,  olayın kamuoyuna yayılıp tepki çekmesi üzerine cumhurbaşkanın da talimatından sonra harekete geçmişse böyle yargı olur mu?

 

                         Her şeyden önce Yargı’nın bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Kararlarını endişesiz ve özgür iradesiyle vermesi gerekir. Ahlaken de çağdaş, akılcı, medeni  ve vicdanlı olması gerekir. İnsan sevgisi ve saygısının yanında, devlet ve millet sevgisi ve sorumluluğu da taşımalıdır. Böyle kurumlara yargı, burada görev yapanlara hakim denir.

 

Feto ahlak ve Müslümanlık: Bana göre Feto bir artisttir. Nasıl artistler sinemada, tiyatroda rol yapmayı meslek ve rant aracı olarak kullanıyorlarsa, Feto’da rol yaparak dindar insanların inançlarını istismar ederek onları peşine takmıştır. Onun ağlamaları, dövünmeleri, bayılıvermeleri hepsi roldür.

 

                         İnsanların bazıları kendilerini bu rollere kaptırırlar. Onlar için sinema, tiyatro seyretmek büyük bir zevktir. Sanki gerçekmiş gibi, o insan uyduruğu senaryolara kendilerini kaptırırlar. Onların birer senaryo olduğunu, oynayanların da rol yaptığını unuturlar.  Hatta kötü adam rolünü oynayanlarla karşılaştıklarından ona saldıran bile vardır.

 

Feto da, tüm diğer tarikat ve cemaatlar gibi, Allah’ı, kutsal kitabı sömürüp,  sermaye olarak kullanan birer rol sahibi aktördür. Kabahat sadece onda değil, bir de onlara inanan ve peşlerine takılan geri zekâlılardadır.

 

                         Bunların İslam’ın ve peygamberimizin ahlak yönüyle hiçbir alakası yoktur. Bu tarikat ve cemaatların devlete, millete, insanlığa, ekonomiye, eğitime, teknolojiye, istihdama, üretime ne faydası ve ne katkısı vardır? Barış, huzur ve güvenliğe ne katkıları vardır?

 

                          Bilakis kendi yorum ve uydurmaları ile İslamiyet’i, Müslümanları bölüp parçalamakta, birbirlerine düşürmektedir. Onun için bunlar, devlet, millet ve ümmet için tehlikedir. Bunların en hızlıları Işıd (DEAŞ), El Kaide, El Nusra’dır. Bunların İslamiyet ve İslam ahlakı ile hiçbir alakaları yoktur. Bu katiller bizim dinimizden olamazlar.

 

Feto AKP iktidarı döneminde devletin ve milletin kaynaklarını sömürerek palazlanmıştır. Devletin yargı ve güvenlik kurumlarında çeteleşmiştir. 15 Temmuz’dan sonra zamanın başbakanı “Ne istediler de vermedik?” demedi mi? Ankara belediye başkanı “Onlar istemeden ben verdim.” demedi mi?

 

                            Sadece haksız kazanç mı yediler? Bir de imtihan sorularını çalıp, yandaşlarını dağıtma üçkâğıtçılıkları var. Bu kadar da değil. Bir de asgari okullardaki Feto’cu olmayan öğrencilere kumpaslar kurarak okuldan uzaklaştırmaları var. Yetti mi? Bir de ordunun güzide komutanlarına kumpaslar kurarak ceza evlerine tıkmaları var. Acaba Feto’nun ve müritlerinin tırnak kadar vicdanları sızladı mı?

 

Bütün amaçları sosyal hayatta,  siyasette, ticaret ve ekonomide, devleti ve kendilerine inananları sömürüp, rant sağlamaktır. Bilim, ilim, teknoloji, insan hak ve özgürlükleri demokrasi ile hiç bir alakaları yoktur. Bunların en azılıları İran Mollaları  veAfgan Talibanlarıdır.

 

                           Her insanın, hatta milletlerin kendilerine özgü dinleri, inanç ve ibadetleri vardır. İnanç ve ibadetlere saygı demokrasinin en başta gelen kurallarından biridir. İstediğin gibi, istediğin kadar inanıp ibadet yapabilirsin. Hayır, hasanet yapabilirsin. Bunlar senin temel hak ve hürriyetlerindir. İnanç ve ibadet insanın yaratan ile arasındaki  ilişkidir.

 

                            Ancak ibadet, rol için, rant için, siyaset, makam-mevki için, adam yerine geçmek için yapılmaz. Allah’ı, kitabı bunun için hatta seks için kullananlar Müslüman mıdır? Artist midir, üçkâğıtçı mıdır?

 

                            Bu Feto ne zaman palazlandı?  Hangi iktidar zamanında devletin yargı ve güvenlik kurumlarına çöreklendi? İktidarın bunlardan hiç haberi olmamış mı? Türkiye istihbarat kurumu uyumuş mu? Yoksa ülkeyi yönetenler istihbarat raporlarına itibar etmemişler mi?

 

   Bu tarikatlar ve cemaatlara AKP iktidarı fırsat ve destek vermedi mi? Siz devletinizi ve milletinizi seviyor musunuz? Siz ülkenizde Molla ve Taliban rejiminin kurulmasını istiyor musunuz? İstemiyorsanız, bunları şımartan ve azdıran AKP’ye nasıl oy veriyorsunuz?